Ay’a iniş, geçen yıllar boyunca teknolojik gelişmelerle daha basit bir hale gelmiş olmalıydı ancak son zamanlarda yapılan denemeler, bu sürecin halen önemli zorluklar içerdiğini ortaya koyuyor. Avrupa Uzay Ajansı’nın eski genel müdürü Jan Wörner bu konuya açıklık getirdi. Detaylar açıklamada. ?
Kaynak: 1
Ay’a iniş hem tarihsel hem de teknolojik açıdan daima karmaşık ve zorlu bir girişim oldu.
1969 yazında Neil Armstrong ve Buzz Aldrin’in Ay’a ayak basmaları, uzay keşfinde büyük bir kilometre taşıydı.
NASA’nın “Ticari Ay Yükü Hizmetleri Programı” kapsamında 2024’ün başlarında “Vulcan Centaur” roketi ile “Peregrine” adlı Ay’a iniş aracını uzaya gönderdi.
Avrupa Uzay Ajansı’nın eski genel müdürü Jan Wörner, Ay’a inişin zorluklarını açıklarken “ağırlık” faktörünün önemine dikkat çekti.
Wörner, uzay araçlarının hafif olması gerektiğini, aksi takdirde uçamayacaklarını belirtti.
Wörner, neredeyse her uzay aracının bir “prototip” olduğunu ve Galileo iletişim uyduları gibi nadir durumlar dışında ısmarlama makineler olarak üretildiklerini vurguladı.
Bu araçlar, denenmiş ve test edilmiş sistemlerle seri olarak üretilmiyor ve uzaya yerleştirildikten sonra kendi başlarına kalıyorlar.
Ay’da yer çekimi Dünya’nınkinin altıda biri kadar ve atmosfer bulunmuyor.
Ay keşif grubu lideri Nico Dettmann, motorların operasyonlar sırasında sabit bir itiş gücü sağladığını ve itiş gücünün değiştirilmesinin işleri daha karmaşık hale getirdiğini belirtti.
Dettmann, Ay araçlarının geliştirilmesinin ve test edilmesinin diğer uzay sistemlerine kıyasla çok daha zor olduğunu vurguladı.