2023 yılı birçok doğal felakete sahne oldu, Kahramanmaraş depremleri bu yıl dünyanın da gördüğü en büyük afetti. Türkiye 6 Şubat’a büyük bir yıkımla uyandı. Önce saat 04.17’de merkez üssü Kahramanmaraş Pazarcık olan 7.8 ve sonra 13.24’te merkez üssü Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesi olan 7.5 büyüklüğünde depremle sarsıldı 11 il… Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Malatya, Diyarbakır, Adana, Kilis ve Elazığ…
İlki 100 ikincisi yaklaşık 45 saniye süren depremlerde özellikle Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman ve Malatya büyük yıkım yaşadı. Yıkımın ilk sonuçları “Deprem öldürmez, bina öldürür” gerçeğini ortaya koydu. Afet yönetimi ise yeni bir yıkım yarattı adeta. Asker ilk üç gün neredeyse hiç sahaya çıkarılmadı. AFAD ve Kızılay ise ilk üç gün neredeyse hiçbir yerde yoktu. Sonrasında ise skandallar birbirini kovaladı, yurttaşlar enkaz altında yardım beklerken…
“Vicdansız karartma” ile iktidar, sosyal medyaya kısıtlama getirdi, sesini duyurmaya çalışan yurttaşların sesi kısıldı. Yardım bekleyen depremzedeler, ceset torbası bile bulamadı. Depremzedenin çadır beklediği Kızılay’ın çadırları yardım kuruluşlarına para karşılığı sattığı ortaya çıktı. Tüm Türkiye, evladının “Baba galiba ben de öleceğim” feryadını duyan Mümtaz Gövce’ye ağladı. Nisan ayına gelindiğinde bölgenin acil ihtiyaçları ise seçim gündeminin gölgesinde kaldı. Yurttaşın beklediği AFAD kolileri seçim araçlarından çıktı. Depremzede çocukların tarikat kontrolüne teslim edilmesi ortalığı karıştırdı.
SÖZLER TUTULMADI
Depremin ardından liderler deprem bölgelerine gitti. İktidar, bölgede yaptığı konuşmalarda “İyi bir sınav verdiğini” savunurken muhalefet, geciken müdahalelerden yitirilen canları gündeme getirdi, ihmallere tepki gösterdi. Seçimlerin ertelenebileceği iddiası da gündeme geldi. Ancak iktidar cephesi daha önceden belirlenen 14 Mayıs tarihinin değişmeyeceğini açıkladı. Bunun üzerine 6’lı masadaki aday arayışı görüşmeleri hızlandı.
Kahramanmaraş merkezli iki büyük deprem, seçim vaatlerine de damga vurdu. Dönemin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, depremde evi yıkılan yurttaşlara “ücretsiz ev” vaadinde bulunurken, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da “Amacımız bir yıl içinde altyapısıyla sosyal ve ticari birimleriyle 319 bin konut, toplamda da 650 bin konut inşa ederek deprem bölgesini ayağa kaldırmaktır” dedi.
Depremin üzerinden yaklaşık 11 ay geçerken iktidarın 650 bin konut sözü hedefine ulaşmadı. Seçim gündeminde yalnızca vaatlerde gündeme gelen bölge, seçim sonrası yeniden kaderine terk edildi. Haziran ayında yurttaşlar hâlâ sorunlarına çözüm beklerken çadır kentlerin dinci vakıflar tarafından kıskaca alındığı ortaya çıktı. Yazın gelmesiyle beraber yurttaşların çilelerine bir de sıcaklık eklendi. Çadır ve konteynerlerin kötü yalıtımı nedeniyle yaşam alanlarında gün içi sıcaklık 60-70 dereceye yükseldi. Salgın hastalıklar arttı, barınma sorunu yaşayan yurttaş temiz suya ulaşamadığı gibi elektrik kesintileriyle de büyük mağduriyetler yaşadı.
SORUMLULARIN PEŞİNDE
Kamuoyu vicdanını yaralayan başka bir gelişme ise sorumluların birçoğunun serbestçe dışarıda gezebilmesi oldu. Yurttaşlar, adalet ve yaşam mücadelesi vermekten yasını bile yaşayamadı. Yakınlarını ve evlerini kaybeden depremzedelerin talebi netti: “Sorumlular hesap versin”…
‘ÖLÜM KONUTLARI’
Deprem bölgesindeki eylül ayı skandalı bölgede aceleyle yapımına başlanan inşaatlardaki eksiklik, yurttaşa reva görülen “ölüm konutları” oldu. Ekim ayının dikkat çekici gelişmelerinden birisi deprem sonrası açılan bir davada AFAD’ın da mahkeme talebiyle sorumlular arasına dahil edilmesiydi.
Öte yandan Hatay’da içme suyundan alınan örneklerde şebekeye “kanalizasyon karışma ihtimalinin yüksek olduğu” ortaya çıkarken, deprem sonrasının en büyük sorunlarından birisi, kontrolsüz yıkımlarla açığa çıkan asbest oldu. Depremden etkilenen kentlerde hava kirliliği; enkaz tozu ve ısınma için açıkta ateş yakılması gibi nedenlerle ulusal limitlerin 2.5 katına, Dünya’daki sağlık örgütleri kılavuz değerlerinin ise 7.5 katına çıktı. Hatay Tabip Odası Başkanı Dr. Sevdar Yılmaz’ın açıklaması ise yeni bir “Çernobil sonrası” riskini ortaya koydu: “Bu işlemler özellikle çocuklarımızı ruhsal olarak da etkiliyor. Eğer önlem alınmazsa okul çevresindeki yıkımların bir neslimizi yok edeceğini düşünüyorum.”
SORUN YUMAĞI
Yalnızca Hatay’da en az 200 bin yurttaş konteynerde, 5 bin kişi çadırda yaşam mücadelesi veriyor. Eğitim ve sağlık binalarının onarımı yapılmadı. Çocuklar zor şartlarda okullara giderken yıkımın büyük olduğu Antakya, Defne ve Samandağ’da hastane sayısı yok denecek kadar az.
Öte yandan kamuoyunda rezerv alan yasası olarak bilinen uygulama ile on binlerce yurttaş mülksüz kalma tehlikesi ile karşı karşıya. Deprem bölgesinin vekillerinden TİP Hatay Milletvekili Can Atalay, Anayasa Mahkemesi kararına karşın halen cezaevinde. Deprem bölgesindeki yıkımın sorumlularının ise büyük bir kısmı dışarıda. Bu veriler ışığında 2023 bölge insanı için kabûsa dönerken, 2024 de mevcut iktidarın yaklaşımı nedeniyle gül bahçesi vaat etmiyor.
11 İLİ VURAN DEPREMİN BİLANÇOSU…
Depremde ailesinden yedi kişiyi kaybeden Mesut Hançer, yıkıntılar arasında can veren kızı Irmak Leyla’nın elini bırakmadığı bu kare ile akıllara kazındı. En az 55 bin kişinin yaşamını yitirdiği depremlerde yaralı sayısı ise 107 bin 204 olarak açıklandı. İçişleri Bakanlığı’nın açıklamasında Türkiye’de bu depremlerden 13.5 milyon kişinin doğrudan etkilendiği ifade edildi. 11 ilde yaklaşık 198 bin binanın az veya orta hasar aldığı açıklandı. Eski Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum mart ayında yaptığı açıklamada, 5 milyon 397 bin bağımsız bölümden oluşan 1 milyon 875 bin binada inceleme yaptıklarını 301 bin binanın acil yıkılacak, yıkık veya orta hasarlı olduğunun tespitini yaptıklarını duyurdu.