Haber

Eksi 30 derecede, kırmızı tozun ortasında: Mars’a gitmeden Mars’ta yaşamak! Birebir aynısı üstelik hiç beklenmedik bir ülkede…

Mars’a gitmeden Mars’ta yaşamak mümkün mü? Gobi Çölü’nün ortasında kurulan bir tesis, insanları Kızıl Gezegen’in koşullarına sokuyor. Soğuk, yalnızlık ve sessizlik… Peki bu deney, geleceğin astronotlarını mı hazırlıyor, yoksa insan sınırlarını mı zorluyor?

eksi 30 derecede kirmizi tozun ortasinda marsa gitmeden marsta yasamak birebir aynisi ustelik hic beklenmedik bir ulkede O1Y7EU78.jpg

“`html

Moğolistan’da Mars Simülasyonu: Uzay Çalışmalarının Yeni Merkezi

Medeniyetten izole bir ortamda, karlarla kaplı bir alanda ranzalı bir koğuşta güne uyanıyorsunuz. Dışarısı -30 dereceye düşmüş. Üst ranzadaki küçük pencereden sızan kızıl ışık, sadece bir sabahın değil, başka bir gezegende yeni bir günün başlangıcını müjdeliyor…

Güne meditasyonla başlıyor, daha sonra dondurularak kurutulmuş yemeklerle yapılan bir kahvaltı ile devam ediyorsunuz. Ardından altı kişilik ekibinizle birlikte özel termal iç çamaşırlarının üzerine uzay giysilerinizi giyiyor ve kum fırtınasına meydan okumaya hazırlıyorsunuz. Bu yalnızca bir bilim kurgu filmi sahnesi değil. Burada, Moğolistan’ın Gobi Çölü’nde, insanlar Mars-V Projesi adı verilen bir simülasyonun tesiri altında.

İnsanoğlunun Mars’a YolculUğuna Hazırlık

MARS-V Projesi, Moğolistan’ın başkenti Ulan Batur’daki MARS-V derneği tarafından yönetiliyor. Bu kuruluş, insanlığın bir gün Mars’a gerçekleştireceği yolculuklar için Kızıl Gezegen’in koşullarını dünyada en iyi şekilde simüle etmeyi amaçlıyor.

Proje ekibi, Gobi Çölü’nün derinliklerinde, tamamen işlevsel bir Mars benzeri istasyon kuruyor. Bu, hem bilimsel araştırmalara hem de gelecekteki astronotlara kapsamlı bir eğitim alanı sunarken, aynı zamanda turistlere Mars’ta yaşam deneyimi sunmayı amaçlayan ilk merkez olma özelliğine de sahip.

MARS-V CEO’su Enkhtuvshin Doyodkhuu, bu projeyi “hem bilimsel bir hazırlık hem de insan psikolojisinin sınırlarını zorlayan bir deney” olarak tanımlıyor. Doyodkhuu, “Amacınız, aşırı izole bir ortamda hayatta kalmayı öğrenmek” diyerek ekliyor: “Protokollere uymadığınızda tehlike altında olduğunuzu hissetmelisiniz. Bu sayede gerçekten Mars’ta olduğunuzu anlayabilirsiniz.”

Proje, 2029 yılına kadar ilk Mars turistlerini ağırlamayı planlıyor ve bu, sadece bilim dünyası için değil, macera turizmi açısından da büyük bir ilgi uyandırıyor.

Mars Simülasyonu

Mars, Güneş Sistemi’nde dünyaya en benzer gezegen olup, stoğu ile dikkat çekiyor. Fotoğraflar: iStock, Alamy

Neden Gobi Çölü?

Bilim insanları, Mars’a en çok benzeyen yeri ararken, Gobi Çölü’nden daha uygun bir yer bulamadılar. Bu bölge, dünyanın en zorlu iklim koşullarından birine sahiptir. Yaz aylarında 45 dereceye çıkarken, kışın eksi 40 dereceye kadar düşmektedir. Rüzgârın taşıdığı kırmızı kum, demir oksit bakımından zengin toprakla birleştiğinde, Mars yüzeyine benzer kırmızı bir manzara ortaya çıkarıyor.

Bu ekstrem coğrafya, yalnızca görünüm olarak değil, bilimsel açıdan da Mars’la benzerlik taşıyor. Toprak yapısı, radyasyon seviyeleri, izolasyon düzeyi ve hatta atmosferik nem oranı da Kızıl Gezegen ile örtüşmektedir.

Doyodkhuu, bu tercihlerini şöyle açıklıyor: “Gobi Çölü, Mars’a benzer bir yansıma sunuyor. Burası kurak ve ıssız. Gün batımı sırasında kırmızı bir toz bulutunun içinde kaybolmak mükemmel bir deneyim.”

Bu bölgenin izolasyonu, ulaşım zorluğu ve ekstrem sıcaklık farkları, burayı sadece turistler için değil, bilim insanları ve mühendisler için de önemli bir test sahası haline getiriyor. MARS-V ekibi burada uzay giysilerini, keşif araçlarını, sera sistemlerini ve yaşam modüllerini deniyor.

Gobi Çölü

Gobi Çölü, düşük nemi ve etkileyici iklim koşulları ile Mars yüzeyine benzer şartlar sunmaktadır.

Bir Mars Günü

MARS-V kampındaki her gün, disiplinli bir program ile geçiyor. Katılımcılar sabah vitamin alıp meditasyon yaparken, günün görevleri için hazırlık yapıyor. Güne, simulasyon ortamında başlamak için brifing aldıkları modüler yaşam alanında devam ediyorlar. Bu alanlar hangi birimi kendi arasında iletişimle bağlayan tünellerle bir araya getiriliyor.

Mürettebat, günlük görevleri arasında jeolojik haritalama, toprak örnekleri toplama gibi aktiviteleri gerçekleştirdikten sonra, dış iletişimlerini gezegenler arası gecikmeyi simüle eden bir süre boyunca sağlıyor. Yani Mars’taki gerçekçi bir simülasyon yaratılmış oluyor.

Psikolojik Zorluklar

Katılımcılar aylar süren sanal eğitim alıyor; oksijen protokolleri, izolasyon psikolojisi gibi konularda eğitim görüyorlar. Ulan Batur’a ulaştıklarında ise üç günlük yüz yüze tatbikatla hazırlıklarını tamamlıyorlar ve ardından 10 saatlik sıkıntılı bir yolculukla Gobi Çölü’ndeki Mars istasyonuna ulaşmaları gerekiyor. Bu ortamda, klostrofobi ve yalnızlık gibi psikolojik zorluklar kaçınılmaz.

Bir noktadan sonra katılımcılar dünyayı özlemeye başlıyorlar. Doyodkhuu, bu durumu şöyle açıklıyor: “Mars öncüleri için, psikolojilerinin nasıl etkileneceği büyük bir muamma. Biz bunu küçük bir ölçekte denemiş oluyoruz.”

Meditasyon ve standart görevler, katılımcıların mental sağlıklarını korumalarına yardımcı oluyor. Her akşam birlikte yemek yiyip günün raporunu hazırlıyorlar. Menülerinde, çoğunlukla dondurularak kurutulmuş yerel yemekler mevcut: yeniden hazırlanmış köfte, koyun eti yemeği ve mantı. Bu yemekler hem astronot erzaklarını simüle ediyor hem de yerel kültüre bir saygı duruşunda bulunuyor.

Turizm ve Bilim Bir Arada

Uzay hayranları, uzayda yaşamayı deneyimleme fikrine her geçen gün daha fazla ilgi duymaya başladı. NASA, Avrupa Uzay Ajansı ve Rusya Uzay Ajansı, benzer simülasyonları geri dönük olarak eğitmekte. Hawaii’deki HI-SEAS, Kanada’daki Devon Adası ve İsrail’in Ramon Krateri bu sahalarda faaliyet gösteriyor.

SpaceX ve Blue Origin gibi şirketlerin, zengin yolcularla yaptığı kısa uzay yolculukları da dikkat çekici. Ancak herkesin bu deneyimi yaşama imkanı bulunmuyor. İşte burada MARS-V devreye giriyor; bilimsel araştırma ve turizmi harmanlayarak eşsiz bir fırsat sunuyor.

Deneyim Ücretleri

Bu maceranın en fazla merak edilen yönlerinden biri ise şüphesiz fiyatı. Yaklaşık 6000 dolarlık bir maliyetle, katılımcılar bir ay boyunca bu deneyimin parçası olabiliyorlar. Fiyata, sanal eğitim süreci, Ulan Batur’daki hazırlık kampı, konaklama ve saha ekipmanları dahil. Doyodkhuu, bu deneyimi “macera arayışı ve insanın kendi sınırlarını test etme fırsatı” olarak tanımlıyor.

“Beş kişiyle birlikte, bu dünyadan uzak bir yerde hayatta kalmak,önemli bir bakış açısı kazandırıyor. Eğer çok gezegenli bir tür olacağımıza inanıyorsanız, bu tarihin bir parçası olma fırsatıdır.”

Kültürel Unsurlar ve İleri Vizyon

MARS-V projesinin tasarımında ilgi çekici bir kültürel unsur da mevcut: Mars yaşam alanları, Moğolistan’ın geleneksel “ger” ya da “yurt” adı verilen keçe çadırlarından esinlenilmiş. Doyodkhuu, “Moğollar olarak sınırlı kaynaklarla izole ortamlarda yaşama konusunda uzmanız” derken, kültürlerinin başka bir gezegene taşınacağını belirtiyor.

Bu yaklaşımla Moğol göçebe kültürü ve modern uzay mühendisliği bir araya getiriliyor. Analog istasyonun yaşam alanları, enerji verimliliği yüksek malzemelerden ve basınca dayanıklı kubbelerden inşa edilmiş. Aynı zamanda psikolojik konforu artıran detaylar ile donatılmıştır: Düşük ışıklandırma, yapay gün döngüsü ve özel hava filtreleme sistemleri.

Yaz Mevsiminde Alternatif Deneyimler

Gobi Çölü, sert ikliminin yanı sıra farklı yüzeylere de sahip. Yaz aylarında çöl içinde bulunan Three Camel Lodge, Mars-V kampının aksine bir tatil deneyimi sunmakta: Sıcak su, spa, Moğol mutfağından gurme lezzetler ve yıldızların altında içki tadımı imkanı tanıyor. Ancak buraya ulaşmak da zorlu; Ulan Batur’dan 7-8 saatlik bir yolculuk gerektiriyor. Bu, Gobi’nin en cazip yönlerinden biri: Ulaşılmazlık. Çünkü uzaya giden yol, bilinmeyene duyulan merakla burada başlıyor.

Bu yazı, CNN Travel’ın “Inside Mongolia’s ‘Mars camp’: The extreme adventure that wants to turn tourists into astronauts” başlıklı yazısından hazırlanmıştır.

“`

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir