Aydan Şener’in ibretlik öyküsü

Her seyahatte yaptığım gibi UEFA Şampiyonlar Ligi final maçını izlemek için Londra’ya giderken de bir kitap aldım yanıma. THY uçağı İstanbul semalarında yükselmeye başlayınca elime aldığım Aydan Şener’in ‘Kadına Dair’ kitabını Heathrow Havalimanı’na inmeden bitirdim. Deniz Ertem Aydoğar’ın 134 sayfalık nehir söyleşisi su gibi akıp gitti ve Şener’in anlattıkları bana çok sahici geldi. Zaten oyuncunun kitabın ön sözünde yazdıkları da aynı yöndeydi:

“Bugüne kadar pek çok televizyon programına katıldım, gazete röportajları yaptım. Mizacım gereği de sanırım her zaman biraz mesafem, belli belirsiz kendime kalan sözlerim oldu. Ama bir karar verdim, bu sorular ve bu kitapla kalbimi açabileceğim kadar açmak için.”

Oyuncunun bu sözleri ünlülerin gazete röportajları ve televizyon sohbetlerinde içlerinden geçenleri değil, işlerine gelenleri söylediklerinin itirafı gibi değil mi?

Aydan Şener’in 1981’de Türkiye Güzeli seçildikten sonra oyunculuğa başlama öyküsü ise Yeşilçam filmlerindeki gibi…

“Yarışmada birinci olduktan sonra o yaşta yapabileceğim en iyi iş mankenlikti. Bir süre mankenlik yaptım. Sinema çok iyi bir dönemde değildi o yıllarda. Onun için film yerine dizi yapmayı istedim ve şansıma ‘Küçük Ağa’dan teklif geldi.

Kız ister gibi!

Nişanlıydım o sıralar. Dizi teklifine nişanlım ve babam biraz karşı çıkar gibi oldu, ama sevgili İlksen Bektaş ve Yücel Çakmaklı çok istemişti benim oynamamı. Evimize geldiler, gittiler. Çiçekler, çikolatalar falan neticede nişanlım ve babamı ikna ettiler, ‘Küçük Ağa’nın karısı Emine oynadığım ilk roldü.

Sete gittim, beni giydirdiler, başıma örtü bağladılar ve bir anda Emine oldum. ‘Sarıl’ diyorlar sarılıyorum, ‘Başını koy’ diyorlar, koyuyorum. Son derece bilinçsiz bir oyunculukla rol aldığım bir diziydi.

Çetin Tekindor ile oynuyorduk, ikimizin de ilk dizisiydi.

Fikret Hakan, Ahmet Mekin, Eşref Kolçak, Yusuf Sezgin gibi dev isimler vardı dizinin kadrosunda.”

80’li yıllarda TRT ekibi, Türkiye Güzeli’ni dizide oynatmak için nişanlısı ve babasına dil döküyor, ellerinde çiçekler ve çikolatalarla evlerine ziyarete gidiyordu.

Yıllar içinde şartlar öylesine değişti ki, Aydan Şener’in oyunculuk serüveni nostalji oldu!

‘Çalıkuşu’ ve ‘Feride’

Aydan Şener’in, oyuncu olarak yıldızının parladığı ‘Çalıkuşu’ dizisiyle ilgili kitapta anlattıkları ve Osman Seden’in onun için söyledikleri de çok önemli bence:

“Çalıkuşu benim için çok özeldi, hâlâ özel ve hep öyle kalacak. Bu diziyle oyunculuk benim için aşk oldu. ‘Çalıkuşu’nun yönetmeni Osman Seden, beni bu rol için, ‘Sende yetenek var, onu ortaya çıkaracağız’ diyerek, cesaretlendirmişti. Çok severim kendisini, ona saygım ve minnetim çoktur, ikinci babamdır. ‘Çalıkuşu’ benim için sadece kariyerimde, sanat hayatımda değil gönlümde en özel yerde. ‘Çalıkuşu’ndaki ‘Feride’ rolü ile de çok büyük bir şöhret ve sevgi yakaladım.”

Yücel Çakmaklı ve Osman Seden gibi iki usta yönetmenin Türkiye Güzeli’ni nasıl Türkiye’nin ünlü bir oyuncusu yaptıklarından yeni kuşağın alacağı dersler var, hem de bir hayli.

GÜNÜN SÖZÜ: “Güvensiz kalplerimizi, karaktersiz insanlara borçluyuz.” (Charles Bukowski)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

xxx